Silifke Havadis


Bana Kara Diyen Dilber

Ali UYSAL 12994 Kez Görüntülendi

Yine yollardaydı; yine dağlardaydı; sazı yine kollarındaydı. Bu onun için yaşam biçimiydi. Böylesi yaşamayı çok seviyordu. Ardıç ağaçlarının dibine, ak taşların üstüne oturup çevreyi izlemek, gözlemek, kuşların seslerini dinlemek anlatılamaz bir yaşama sevinci veriyordu. Yaşama, Karacaoğlan’a özgü bir bakış: Yatıp kaldığı odalara, sevdiği kızlar..

Yine yollardaydı; yine dağlardaydı; sazı yine kollarındaydı. Bu onun için yaşam biçimiydi. Böylesi yaşamayı çok seviyordu. Ardıç ağaçlarının dibine, ak taşların üstüne oturup çevreyi izlemek, gözlemek, kuşların seslerini dinlemek anlatılamaz bir yaşama sevinci veriyordu.
Yaşama, Karacaoğlan’a özgü bir bakış: Yatıp kaldığı odalara, sevdiği kızlara duyduğu yakınlığın benzerini kara çalılara, çiçeklere, dağlara, kuşların sesine de çarpıntısı ile kucaklaştırıyordu.
Böylesi düşler içinde yüzerek yürürken uzaktan kuyu başında oğlak sulayan iki Yörük kızını gördü. Yönünü oyana çevirdi.” Su içerim” diye düşündü. Gerçekte su değildi derdi.
Karacaoğlan onları tanımıyordu. Kızlar ise onu tanıyordu. Karacaoğlan’ın gelişine çok sevindiler. Gülücüklerle karşıladılar.Ondan türkü çalıp söylemesini istediler. Kaşla göz arasında kızlardan biri “Esme seni kovlaştı (aleyhte konuşma) deyiverdi.
--Ne dedi?
--Çirkin dedi senin için; Ardından da nedenini açıkladı. ”Kara” dedi.
Bu haber üzüntüye neden olmadı. Kara olmak bir kusur değildi ki! Kızlar da türkü istemişlerdi. Sarılıverdi sazına:

Bana "kara" diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş konca
Salıverirsin kolunca
Beliğin ince değil mi

Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni "kara" diye yerme
Mevlam yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi

Göllere konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lale sümbül biçerler
Ağalar beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Karac'oğlan der maşallah
Bir gün görürüm inşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü kara değil mi

Esmeyi tanıyordu. Koyağını da biliyordu. Sürdü gitti o yana doğru; türküyü asıl orda çalıp söyleyecekti.