Silifke Havadis

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde Silifke!

Ayşe ÖNEL EREN 13650 Kez Görüntülendi 0

Evliya Çelebi Silifke’ye Uğramıştı Gezmedik yeri kalmayan Evliya Çelebi 1671’de Silifke’den de geçmiş. Göksu, Silifke Kalesi ve Taşköprü hakkında birçok malumatı seyahatnameye yazmış ve kalede Sultan Beyazid Caminin olduğunu belirtmiştir. “Silifke Kalesinde Cami Vardı” “Kale bir yalçın kayalı, bir tarafı topraklı, bir yüksek tepe üzre, h..

Evliya Çelebi Silifke’ye Uğramıştı

Gezmedik yeri kalmayan Evliya Çelebi 1671’de Silifke’den de geçmiş. Göksu, Silifke Kalesi ve Taşköprü hakkında birçok malumatı seyahatnameye yazmış ve kalede Sultan Beyazid Caminin olduğunu belirtmiştir.

“Silifke Kalesinde Cami Vardı”

“Kale bir yalçın kayalı, bir tarafı topraklı, bir yüksek tepe üzre, havalesiz bir metin ve müstahkem büyük kaledir. Badem seklinde çok sağlam bir taş binadır. Dört tarafı bin üç yüz adım uzunluğunda küçük bir kale ile çevrilidir. Yirmi üç kuledir. Kıbleye bakan bir de kapusu vardır. Kalenin içinde; altmış toprak örtülü ev vardır. Ve asla hendeği yoktur. Zira yalçın dağ üzre inşa olunmuştur. Kalenin içinde Sultan Bâyezid Han Camii vardır. Kalenin dizdarı ve muhafızları bu kalede otururlar. Bu kalenin doğu ve güney tarafındaki varosu bir mahalle olup, bu mahallede yedi yüz toprak örtülü ev vardır. Burada cümlesi mihrâblı üç de camii vardır. Bunun dışında mescitler de vardır.”

Bu bilgilere Tarihçi Yazar Ahmet Uçar’ın üzerinde büyük emek harcadığı harita ve temettuat defterlerini de günümüze aktardığı "19. Yüzyılda Silifke" kitabında yer vermiş. Evliya Çelebi ilk önce Göksu nehrini anlatarak giriyor şehre.

Silifke’ye 8 saatte ulaştı

"Göksu Nehri çok büyük bir sudur. Bu iki nehir ol nehirlerdir ki; Ermenek Kalesinden çıkdığımız günlerde görmüştük. Ol yaylalarından doğan bu iki nehir; bir mahalde birbirleri ile birleşerek; Silifke’de Paşa Sarayı dibinden güzar edüp, hemân o mahalle yakın Çeltiklik nâm mahalde Akdeniz’e ulaşır. Ben hakir Göksu Nehrini at ile bakamadan geçip; yine güney yönünde çamlı beller, yalçın ve korkunç uçurum yolları arkada bırakarak, büyük mağara ve kadim su yollarını temâşâ ede ede [Kara] Henk Beli ve Kara Henk Sultân Tekkesini sekiz saatte geçerek Silifke'ye geldim.

Kale kadim dönemlerde Takyanus tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra Kıbrıs Adası Venediklilere geçince Silifke Kalesi'ni de Venedikliler almış. Kale Osmanlılar zamanında, Sultan Bâyezid-i Veli döneminde fethedilmiş. Sarp olması ise dikkat çekmiş.

Silifke Kalesinde sipahi kethüdaları ve yeniçeri serdarı Kıbrıs yeniçerilerindendir. Zira İstanbul yeniçerilerinin yolunun üzerinde değildir. Cümle Kıbrıslının at oynattığı yerlerdir. Gayet girdâb sapa yoldur. Sıpasını gâybeden gelmez, gelen gülmez ve sıpasını bulamaz. Böyle bir amansız yollardır. Ve şeyhülislâmı, nakibü’l-eşrafı, a’yânı, eşrafı, dizdarı ve altmış da askeri vardır."

Bir zamanlar çarşıda camiler sıra sıra imiş

"Çarşı içinde eski zaman işi (yapımı) Sultan Alâeddin Camii, eski tarz kısa minareli camii’dir. Küffar burayı işgal ettiği zaman minaresini yıkmıştı. Yeniden fethedilmesi sonrası minaresi alçak bina olunmuştur. Burada Ramazan Ağa Mescidi, Urup Mahallesi Mescidi ve Bozkır Mescidi bulunmaktadır. Bizim bilebildiklerimiz bunlardır. Şehirde bir hamam, iki han ve elli kadar da dükkân vardır. Ve mahkemesi köprü başındadır. Ona çok yakın olan Paşa Sarayı su kenarındadır. Paşa Sarayının cümle varosu çürümeye yüz tutmuştur. Bağ ve bahçeler içinde binlerce tarihî kemer, han ve imareti var ki yazılamaz."

 Taş Köprünün 17 gözü varmış

"Takyanus asrında Silifke çok büyük bir şehir imiş ki anlatılamaz. Suyu ve havası gayet ağırdır. Serçeyi sıtma tutar. Lâkin baharda cümle halkı genellikle yaylaya çıkarlar. Silifke’de limon, turunç, incir, nar ve elma yetiştirilir. Ancak halkı gayet fakir bir hâldedir. Şehrin köprüsü, Takyanus tarafından yaptırılmıştır. On yedi gözdür derler. Çok büyük bir köprüdür. Yeryüzünün en meşhur köprülerinden biri de budur. Bu köprünün mahkeme tarafındaki başında kale kapusından şehre gelenleri kontrol ederler. Köprünün basında da bir bâcdâr (şehir gümrükçüsü) odası var. Orada bâc (gümrük vergisi) alınır."

Silifke’nin ziyaret yerleri

"Şehrin erenlerinden bir kısmı Şehir Köprüsünde bir kubbe-i âlide medfunlardır. Göklü Mahallesinde Derviş Dede; Silifke ile Zeynî Şerif arasında Kara Henk Sultan Tekkesi bulunmaktadır. Onların biraderleri bu sehrin içinde kalenin kuzeyinde bir mahalde, kubbesiz bir türbede medfundur. İsm-i Şerifleri Şeyh Sücâeddin’dir. Türkmen Kabileleri arasında biraderleri Şeyh Musa ve kendileri Şeyh Sücâeddin mu’teber ziyaret yerleridir. Cümle halk onların veli olduğuna inanmaktadırlar. Himmetleri hâzır ola. Ve bu şehrin viraneliğinde nice ziyaretler ettik, amma en meşhurları bunlardır. Bu şehirde arkadaşlarımız (rehberlerimiz) olan sûhtelere (medrese talebelerine) on kuruş verüp, sıhhat haberimizi bir mektûb ile Ali Paşa’ya bildirdik.”

Yorum Yap

Düşüncelerini Alalım?

* E-Posta adresiniz ve telefon numaranız hiçbir yerde yayınlanmaz. Sadece gerektiğinde sizinle iletişim kurmak için kullanılır.

UYARI Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uymayan, içerikle ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, inançlara saldıran, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.